Yapay zekâ varlıkların cezai sorumluluğunun ele alınabilmesi için öncelikle bu varlıkların yarı otonom, otonom veya bilince sahip varlık kategorilerinden hangisine dahil olduğunu belirlemek gerekir. Otonom ve yarı otonom varlıklar eşya olarak kabul edildiğinden cezai sorumluluk bu eşyayı kullanan kişiye ait olacaktır. Bilince sahip bir yapay zekâ tarafından taksirle veya kastla işlenen suç bakımından cezai sorumluluğun kime ait olacağı ise tartışmalıdır.

Ceza hukuku bakımından bir suçtan bahsedilebilmesi için öncelikle iradi bir hareket(fiil) olmalıdır. Günümüzde yapay zekâ için tam bir iradi hareketten bahsetmek mümkün olmasa da yakın gelecekte bu durumun örnekleriyle karşılaşacağımızı öngörmek mümkündür. Bugün için yapay zekâların programlandığı kapsam çerçevesinde sınırlı da olsa iradi hareketinden bahsedebiliriz. Örneğin elektrikli otomobil üreticisi TESLA markasının ‘model 3’ modelinde yer alan otomatik pilot bayrağı trafik ışığı olarak algıladı ve kırmızı ışıkta hareket etseydi insanların yaralanmasına veya ölümüne neden olacaktı.[1]

Bu örnekten bahisle, yapay zekâ varlıkların yaralama, öldürme, hakaret, tehdit, mala zarar verme, bilişim sistemlerine girme, kişisel verilerin kaydedilmesi, yayılması ve ele geçirilmesi gibi suçları işlemesi mümkündür. Dolayısıyla bu suçlardan doğan cezai sorumluluğun kime ait olacağı meselesinin çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Mevcut hukuk sistemleri, yapay zekâyı eşya olarak kabul etme eğiliminde olduğundan işlenen herhangi bir suç bakımından yapay zekâ programlayıcısının veya kullanıcısının cezai sorumluluğu gündeme gelmektedir. Ancak belirtmek gerekir ki yapay zekânın hukuki kişiliğine ilişkin tartışmalar devam etmekte olup konuya ilişkin açık bir düzenleme mevcut değildir.

Yapay zekâ varlıkları eşya olarak kabul eden görüşe göre, yapay zekâ varlıklar bir suç işlediği takdirde yapay zekâ varlığı programlayan veya kullanan kişinin sorumluluğuna gidilmelidir. Yapay zekâ varlığı programlayan veya kullanan kişinin cezai sorumluluğuna gidilebilmesi için ise bu kişinin yapay zekâ varlığı suçta araç olarak kullandığını bilmesi diğer bir ifadeyle kusurlu olması gerekmektedir. Belirtmek gerekir ki yapay zekâ varlıklar Türk Ceza Kanunu bakımından silah olarak kabul edilebilir. Türk Ceza Kanunu’nun 6. Maddesi uyarınca; saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet silah olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla kesici, delici, bereleyici özelliğe sahip bir yapay zekâ varlık silah olarak değerlendirilecektir.

Suçun manevi unsurunu ise kast ve taksir oluşturmaktadır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. Taksir ise dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir. Örneğin, Yapay zekâlı bir robotun bir kişiyi öldürmesi veya hakaret etmesi için programlanması sonucu suç gerçekleşirse, bu takdirde kasten sorumluluk doğacaktır. Bir başka örnek vermek gerekirse, insansız hava aracı ile bir kişinin öldürülmesi veya yapay zekâya “sana benim dışımda soru soran herkese küfret” şeklinde komut verildiği durumlarda yazılımcının/kullanıcının kast bakımından sorumluluğu doğacaktır.[2]

Yapay zekâyı eşya olarak değerlendiren görüşten farklı olarak öğretide yapay zekâyı tüzelkişi olarak kabul etmeyi savunan bir görüş de mevcuttur. Türk Ceza Kanunu’na göre; tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz. Ancak, suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbirleri niteliğindeki yaptırımlar saklıdır. Diğer bir ifadeyle, ancak gerçek kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanabilir. Dolayısıyla yapay zekâ varlıklara tüzelkişilik veya elektronik kişilik verilmesi halinde bunların cezai sorumluluğu söz konusu olamayacaktır.

Öğretide yapay zekânın gelecekte tam bir irade serbestisine sahip diğer bir ifadeyle bilinçle hareket eden bir varlık haline gelmesi durumunda ise gerçek kişi olarak kabul edilmesini savunan bir başka görüş mevcuttur. Bu durumda yapay zekânın işlediği herhangi bir suçtan ötürü programlayıcısını sorumlu tutmak mümkün olmayacaktır. Öyle ki ceza hukukunda cezanın şahsiliği ilkesi geçerlidir. Dolayısıyla her gerçek kişi kast veya taksirle işlediği suçtan bizzat kendisi sorumlu olacaktır. Bu nedenle yapay zekâ işlediği suç bakımından bizzat kendisi cezai sorumluluğa sahip olacaktır.

Yapay zekâlı varlığı tıpkı bir insan gibi gerçek kişi kabul edecek olursak, suçta araç olarak kullanılması da mümkündür. Bu takdirde, cezai sorumluluk arka plandaki insana ait olacaktır. Buna karşılık, yapay zekâlı varlığa gerçek kişilik dışında bir kişilik tanınması (tüzel kişilik veya elektronik kişilik) veya herhangi bir kişilik tanınmaması durumunda suçta araç olarak kullanılması söz konusu değildir. Ayrıca, kişilik tanınmaması gerektiği görüşü esas alınırsa, suçta kullanılması durumunda bir çeşit alet/araç/nesne/silah olarak kullanılacaktır. Her iki durumda da suçun faili değişmeyecek olup, sadece ilk örnekte insan, dolaylı fail iken ikinci örnekte ise doğrudan fail statüsünde olacaktır.[3] Aynı mantık azmettirme ve yardım etme için de geçerlidir.

Üzerinde durulması gereken bir diğer husus yapay zekâ varlığın mağdur veya suçtan zarar gören olup olamayacağıdır. Yapay zekayı eşya olarak kabul eden görüşe göre yapay zekâya bir zarar verildiği takdirde mala zarar verme suçu işlenmiş olacaktır. Yapay zekaya tüzelkişilik veya elektronik kişilik verilmesini savunan görüşlere göre ise yapay zekâ ancak suçtan zarar gören olabilir. Ancak belirtmek gerekir ki öğretide tüzelkişilerin mağdur olabileceğini savunan bir görüş de mevcuttur. Yapay zekâya gerçek kişilik verilmesini savunan görüşe göre ise yapay zekâ varlıklar hem suçun faili hem de mağduru olabilir.

Son olarak yapay zekânın işlediği suçlar bakımından yaptırım ve infaz meselesi ele alınmalıdır. Yapay zekâyı eşya olarak kabul eden görüş uyarınca yapay zekâya herhangi bir yaptırım uygulanması söz konusu olmayacaktır. Ancak yapay zekâya tüzelkişilik veya elektronik kişilik verilmesini savunan görüş uyarınca Türk Ceza Kanunun tüzelkişiler için öngördüğü hükümler kıyas yoluyla yapay zekâ bakımından uygulanabilecektir. Kanun uyarınca tüzelkişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamamakla birlikte güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırımların uygulanması mümkündür. Kanunda tüzelkişiler için öngörülmüş olan güvenlik tedbirleri iznin iptali ve müsadere olmak üzere iki tanedir. Yapay zekânın hukuki kişiliğine ilişkin tartışmalar devam etmekte olduğundan yapay zekâ varlıklara ilişkin bir güvenlik tedbiri açıkça düzenlenmemiştir. Ancak bu görüşü savunanlara göre yapay zekâ varlık bir suç işlediği takdirde iznin iptali usulü çerçevesinde yapay zekâ varlığın yazılımının iptali şeklinde bir güvenlik tedbirine başvurulması mümkündür.

Yapay zekâ varlıkların gerçek kişi olarak kabul edilmesini savunan görüş bakımından yaptırım meselesine bakılacak olursa Kanunda gerçek kişiler bakımından öngörülen yaptırımlar ıslah amacına yöneliktir. Dolayısıyla bir yapay zekâ varlığa hapis cezası verilmesi Kanunun amacını gerçekleştirmeye elverişli olamayacaktır. Ancak gerçek kişiler için öngörülen adli para cezasının yapay zekâ varlığın yapısına görece uygun olduğunu söylemek mümkündür.

Sonuç olarak, yapay zekânın hukuki niteliğine ilişkin tartışmalar devam ederken ve teknoloji de her gün biraz daha gelişirken yeni sorunlar yeni çözüm arayışlarını doğurmaktadır. Mevcut hukuk düzenleri yapay zekayı eşya olarak kabul etme eğiliminde olduğundan yapay zekanın fiili sonucu meydana gelen suçlar bakımından programlayıcısı veya kullanıcısı sorumlu tutulmaktadır. Yapay zekânın gerçek kişi olarak kabul edilmesini savunan görüşe göre ise her ne kadar hapis cezası niteliğine uygun düşmese de adli para cezasının yaptırım olarak uygulanması mümkündür. Ancak yapay zekanın tüzelkişi veya elektronik kişi olarak kabul edilmesini savunan görüşler göz önüne alındığında yaptırım olarak hapis veya adli para cezası değil; yazılımının sona erdirilmesi, geçici süre devre dışı bırakılması gibi yaptırımlara tabi tutulması yapay zekânın mahiyeti bakımından daha isabetli gözükmektedir.

 KAYNAKÇA

Köken, E. (2021). YAPAY ZEKÂNIN CEZAİ SORUMLULUĞU. Türkiye Adalet Akademisi Dergisi (47)

Türk Ceza Kanunu ve İlgili Mevzuat


[1] Köken, E. (2021). YAPAY ZEKÂNIN CEZAİ SORUMLULUĞU. Türkiye Adalet Akademisi Dergisi (47), s.264

[2] Köken, E. (2021). YAPAY ZEKÂNIN CEZAİ SORUMLULUĞU. Türkiye Adalet Akademisi Dergisi (47), s.269

[3] Köken, E. (2021). YAPAY ZEKÂNIN CEZAİ SORUMLULUĞU. Türkiye Adalet Akademisi Dergisi (47), s.273