Teşebbüslerin sınaî ve ticari faaliyetlerde bulunarak ekonomik etkinliğe katılma hakları, anayasal temelli (Anayasa Madde 48/1) bir iktisadi kişilik hakkıdır. Bu hakkın sınırları Medeni Kanun Madde 2’deki “objektif iyi niyet ilkesi” temelinde çeşitli kanunlarda düzenlenmektedir. Bu sınırlardan bir bölümü de Anayasa m.167/1’deki “Devlet… piyasalardaki fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler” hükmüne dayanılarak, Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda düzenlenmiştir.[1]

Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. Maddesi uyarınca; Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır.

Hükümden de açıkça anlaşılacağı üzere, rakip işletmelerin, ilgili piyasadaki diğer rakip işletmelerin aleyhine olacak bir biçimde kendi aralarında adil rekabeti engelleyen anlaşmalar yapmaları veyahut uyumlu eylemler içinde olmaları hukuken yasaktır.

Belirtmek gerekir ki rekabeti engelleyen veyahut kısıtlayan nitelikteki davranışlar bir anlaşma uyarınca olabileceği gibi rakiplerin birbirinden bağımsız hareket etmesini engelleyen ve herhangi bir anlaşmaya dayanmaksızın birbiriyle uyumlu eylemler biçiminde de olabilir. Konuya ilişkin olarak ilgili maddenin gerekçesinde şu ifadelere yer verilmiştir: ‘Anlaşmanın yazılı veya sözlü olmasının önemi yoktur. Teşebbüsler arasında bir anlaşmanın varlığı tespit edilemese bile teşebbüsler arasında kendi bağımsız davranışları yerine geçen bir koordinasyon veya pratik bir iş birliği sağlayan doğrudan veya dolaylı ilişkiler de eğer aynı sonucu doğuruyorsa yasaklanmıştır. Böylece teşebbüslerin kanuna karşı hile yolu ile rekabeti sınırlayıcı uygulamaları meşru göstermeleri engellenmek istenmiştir.

Diğer bir ifadeyle, 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi yalnızca amacı veya etkisi rekabeti engelleme olan anlaşmaları yasaklamamakta, uyumlu eylem tanımı ile; açık bir irade uyuşması ortaya konulamasa da taraflar arasında bireysel karar alma mekanizmalarının yerine geçen bir koordinasyonun oluşturulması durumu da madde kapsamına alınmaktadır.

Dolayısıyla, teşebbüsler arasındaki koordinasyon yoluyla rekabetin engellendiğinin tespit edilmesi için, her durumda hayata geçirilmiş elle tutulur bir planın varlığına ihtiyaç duyulmamaktadır. Teşebbüslerin, rakiplerinin pazardaki davranışlarını etkilemeyi veya rakiplerine gelecekte pazarda alacakları ve/veya alabilecekleri kararlara ilişkin bilgi vermeyi ve bu suretle rekabetten doğan belirsizliği ortadan kaldırmayı amaçlayan doğrudan veya dolaylı iletişimleri uyumlu eylem kapsamında değerlendirilmektedir.[2]

Her ne kadar Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’da uyumlu eylemin tanımına yer verilmemiş olsa da Kanun’un 4. Maddesinin gerekçesinde uyumlu eylemler; ‘Teşebbüsler arasında bir anlaşmanın varlığı tespit edilemese bile, aralarında kendi bağımsız davranışları yerine geçen bir koordinasyon veya pratik bir iş birliği sağlayan doğrudan veya dolaylı ilişkiler’ şeklinde tanımlanmıştır.

Rekabet Kurulu’nun 15.10.2020 Tarihli ve 20-46/618-270 Karar Sayılı Kararı Uyarınca;

Rekabet hukukunun mevcut yasal çerçevesi dahilinde anlaşma/uyumlu eylem kavramını işlevsel kılmada “iletişim” unsuruna dayandığı görülmektedir. Dolayısıyla anlaşma/uyumlu eylemin dayanağını doğrudan veya dolaylı iletişim oluşturmaktadır. İletişimin anlaşma/uyumlu eylemi ortaya koymadaki kritik önemi, piyasada rekabeti tetikleyen temel dinamiğin, teşebbüsler arasında birbirlerinin ne şekilde davranacağına ilişkin yaşanan belirsizlik olduğunun kabulüne dayanmaktadır. Dolayısıyla teşebbüsler arasındaki iletişim veya iletişimi sağlayan uygulama ve davranışlarla, teşebbüslerin gelecekteki davranışlarına yönelik belirsizliğin azalması durumunda teşebbüs davranışının bağımsız değil koordineli olacağı, bu nitelikteki davranışın da 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesini ihlal ettiği sonucuna ulaşılabilmektedir. Bu bağlamda, özellikle fiyat, arz miktarı, satış stratejisi, maliyet gibi rekabete duyarlı stratejik verilere ilişkin bilgiler içeren iletişimler tek taraflı ve sebepsiz olarak sunulduğunda dahi rekabet ihlali olarak değerlendirilebilmektedir. Zira rakiplerinin fiyatlarını artıracağını veya sabit tutacağını bilen bir teşebbüs için geleceğe ilişkin belirsizlik azalmakta, fiyatlama kararları bu bilgiye göre şekillenmekte, bu durum ise teşebbüsün rekabet hukuku anlamında rakiplerinden bağımsız karar vermediği anlamına gelmektedir.

Kanun’da da bir eylemin uyumlu eylem olarak kabul edilebilmesinin koşullarına yer verilmemiştir. Bu konuda Rekabet Kurulu’nun kararları yol gösterici olmaktadır.

Rekabet Kurulu’nun kararları incelendiğinde bir eylemin uyumlu eylem olarak kabul edilebilmesi için öncelikle iki veya daha fazla işletmenin varlığı gerekmektedir. İkinci olarak söz konusu işletmelerin eylemleri arasında bilinçli bir paralellik olmalıdır. İşletmelerin söz konusu paralel eylemleri ekonomik ve rasyonel gerekçelerle açıklanamayacak nitelikte olmalıdır.  Son olarak işletmelerin ekonomik ve rasyonel gerekçelerle açıklanamayan birbiriyle uyumlu eylemleri rekabetin engellenmesine veya sınırlanmasına sebep olmalıdır. Bu şartların tümünün aynı anda varlığı halinde hukuka aykırı bir biçimde rekabetin engellendiği varsayılacaktır.

Rekabeti engelleyici nitelikte eylemlere ilişkin anlaşmalar çoğunlukla gizli yapıldığından bunların varlığının ispatı oldukça güçtür. Bu nedenle Rekabetin Korunması Hakkında Kanun, 4. Maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen hallerin varlığı halinde teşebbüslerin uyumlu eylem içinde oldukları karinesini kabul etmiştir. Böylelikle uyumlu eylem içinde olmadıklarını ispat yükü ilgili teşebbüslere geçirilmiş bulunmakta ve ispat güçlüğü nedeniyle Kanunun işlemez hale gelmesinin önlenmesi amaçlanmıştır.

KAYNAKÇA                  

Cengiz, D., & HELVACI, M. (2006). TÜRK REKABET HUKUKUNDA UYUMLU EYLEM VE BU EYLEMİN HUKUKİ SONUÇLARI.

Rekabet Kurulu’nun 25.04.2022 Tarihli, 22-19/310-135 Karar Sayılı Kararı

Rekabet Kurulu’nun 15.10.2020 Tarihli ve 20-46/618-270 Karar Sayılı Kararı

Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ve İlgili Mevzuat


[1] Cengiz, D., & HELVACI, M. (2006). TÜRK REKABET HUKUKUNDA UYUMLU EYLEM VE BU EYLEMİN HUKUKİ SONUÇLARI.

[2] Rekabet Kurulu’nun 25.04.2022 Tarihli, 22-19/310-135 Karar Sayılı Kararı