Haciz Nedir?

 Haciz, bir para alacağının elde edilmesi amacıyla borçluya ait mal, hak ve alacaklara icra dairesi tarafından hukuken el konulmasıdır.[1] Söz konusu tanımdan da anlaşılacağı üzere haczin öncelikli koşulu, haczin konusunun bir para alacağı olmasıdır. İkinci olarak, bir para alacağının elde edilmesi amacıyla el konulacak malvarlığı değerleri borçluya ait malvarlığı değerleri olmalıdır. Diğer bir deyişle, borcun şahsiliği ilkesi uyarınca bir kimsenin borcu nedeniyle bir başkasının malvarlığı değerlerine el konulması mümkün değildir. Ayrıca para alacağının elde edilmesi amacıyla borçlunun malvarlığı değerlerine el konulması işlemi, fiili bir el koyma işlemi olmayıp hukuken el koymayı ifade etmektedir. Son olarak, bir para alacağının elde edilmesi amacıyla borçlunun malvarlığı değerlerine hukuken el koyma işlemini gerçekleştirecek olan makam icra müdürlüğüdür.

Borçluya Ait Her Türlü Mal, Hak ve Alacaklar Haczedilebilir mi?

Haczin konusunu devredilebilir ve ekonomik değere sahip borçluya ait malvarlığı değerleri oluşturur. Örneğin şahsa bağlı intifa hakkı gibi devri mümkün olmayan malvarlığı değerleri haczin konusu olamaz. Burada ekonomik değere sahip malvarlığı kavramı ile ifade edilmek istenen ise satıldığı takdirde hasılatının muhafaza, satış ve paraya çevirme masraflarını karşılamasıdır. Belirtmek gerekir ki bahsi geçen ekonomik değerin hukuksal dayanağının bulunması zorunludur. Ayrıca borçluya ait bir malvarlığı değerinin haczin konusunu teşkil edebilmesi için söz konusu malvarlığı değerinin haczinin kısmen veya tamamen yasaklanmamış olması gerekmektedir.

 İİK’nun 85. maddesi uyarınca, borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmazlarından, alacak ve haklarından borcu karşılayacak kadarı haczolunur. Kural olarak borçlunun her türlü mal ve hakkı haczedilebilir. Hangi malların kısmen veya tamamen haczedilemeyeceği, İcra ve İflas Kanunu’nda tahdidi olarak sayılmış olup, bu sayılanların dışında olup da herhangi bir özel kanunla haczedilemeyeceğine dair bir düzenleme bulunmayan borçluya ait bütün mal ve hakların haczi kabildir.[2]

İşyeri Açma ve Çalıştırma Ruhsatının Haczi

 Uygulamada alacaklının talebi üzerine icra müdürlüğü tarafından borçlu şirkete ait işyeri açma ve çalıştırma ruhsatının haczine karar verildiği, bunun üzerine borçlunun haczin kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu görülmektedir. Mahkemelerin işyeri açma ve çalıştırma ruhsatının haczi kabil bir malvarlığı olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapmaksızın karar vermesi Yargıtay kararlarına konu olmaktadır.

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 22.02.2017 tarihli 2016/11364 Esas ve 2017/2436 sayılı Kararı;

  Bu durumda, mahkemece, şikayetin mahiyeti dikkate alınarak öncelikle duruşma açılıp, taraf teşkili sağlandıktan sonra, tarafların iddia ve delilleri toplanmalı, özellikle de ilgili kurum ve kuruluşlara yazı yazılarak, gayrisıhhi müessese ruhsatının hukuki niteliği, akaryakıt istasyonu yapısından ayrı olarak tek başına ekonomik değere sahip olup olmadığı, yine tek olarak ve akaryakıt istasyonundan ayrı devrinin mümkün bulunup bulunmadığı sorulmalı ve ayrıca bu konuya dair mevzuatta irdelenerek, şayet gayrisıhhi müessese ruhsatının, bir ticari işletme olan akaryakıt istasyonundan ayrı ve müstakil bir ekonomik değere sahip olduğu ve tek başına devrinin mümkün bulunduğu sonucuna varılırsa haczedilebileceği, aksi takdirde haczinin mümkün olmadığı kabul edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.[3]

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 22.10.2019 tarihli 2018/11637 Esas ve 2019/15477 sayılı Kararı;

  Mahkemece, … Bakanlığı’na yazı yazılarak, hastane işletme ruhsatının hukuki niteliği, hastane binasından ayrı olarak tek başına ekonomik değere sahip olup olmadığı, yine tek olarak ve hastaneden ayrı devrinin mümkün bulunup bulunmadığı hususları sorulmuş, … Bakanlığı’nın 09/11/2015 tarihli yazı cevabında “….özel hastanenin aktif olarak faaliyet göstermesi şartı aranmadan 21/03/2014 tarihine kadar ruhsat devri yapılabilmekteydi. Yönetmelik değişikliğinin yapıldığı 21/03/2014 tarihinden itibaren ise ruhsat devri için, devir tarihi itibariyle özel … kuruluşunun aktif olarak faaliyet göstermesi zorunlu olduğundan aktif olarak faaliyet göstermeyen bir özel … kuruluşunun (faaliyet askıya alınmış bulunan hastaneler) devri yani sahiplik değiştirmesi mümkün değildir. Bu bağlamda özel … kuruluşu ruhsatının icra dairesi tarafından satış işlemleri 21/03/2014 tarihinden önce başlatılmış ise talep tarihinde aktif olarak faaliyet gösterme şartı aranmaksızın ruhsat devri gerçekleştirilebilecektir. Aksi takdirde ruhsatı askıda olan kuruluşların icra yoluyla da olsa devrinin gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Devir tarihi itibariyle aktif olarak faaliyet göstermeyenler (faaliyet askıya alınmış bulunan hastaneler) yani vatandaşa … hizmeti vermeyenler devredilemeyecek olup bu çerçevede İcra ve İflas Kanunu çerçevesinde satışa konu edilemeyeceği değerlendirilmiştir. Aktif olarak faaliyet gösteren … kuruluşlarının İcra ve İflas Kanunu çerçevesinde satışı mümkündür…..” şeklinde cevap verildiği görülmektedir.

 Bu durumda, … kuruluşunun ruhsat devri, devir talep tarihi itibariyle aktif olarak faaliyet gösterme şartına bağlanmıştır. Devir tarihi itibariyle aktif olarak faaliyet göstermeyenler (faaliyet askıya alınmış bulunan hastaneler) devredilemeyecektir. Ancak, özel … kuruluşu ruhsatının alınma tarihi 21/03/2014 tarihinden önce ise aktif faaliyet gösterme şartı aranmaksızın devri mümkün olduğundan bu tarihten önce haciz konulmak kaydıyla icra yoluyla ekonomik değeri olması nedeniyle satışı da mümkün olacaktır. Aksinin kabulü hak kaybına sebep olacaktır.[4]

Sonuç;

 Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, bahsi geçen kararlarında işyeri açma ve çalıştırma ruhsatının haczi kabil bir malvarlığı olup olmadığı bakımından bir değerlendirme yapılmaksızın karar verilmesini eksik inceleme gerekçesiyle isabetsiz bulmuştur. 

 Yargıtay’a göre, öncelikle ilgili kurum ve kuruluşlara yazı yazılarak işyeri açma ve çalıştırma ruhsatının o işyerinden ayrı bir ekonomik değere sahip olup olmadığı ve işyerinden bağımsız olarak devredilip devredilemeyeceğinin sorulması gerekmektedir. Ruhsatın işletmeden ayrı ve müstakil bir ekonomik değere sahip olduğu ve tek başına devrinin mümkün bulunduğu sonucuna varılırsa haczedilebileceği, aksi takdirde haczinin mümkün olmadığı kabul edilerek karar verilmelidir. Dolayısıyla ilgili kurum ve kuruluşun ruhsatın işletmeden bağımsız olarak devredilebileceği ve ayrı bir ekonomik değere sahip olduğu yönündeki cevabı üzerine mahkemenin ruhsatı haczi kabil malvarlığı kabul ederek karar vermesi gerekmektedir.

 Özel hastaneler bakımından ise gerçekleşen yönetmelik değişikliği nedeniyle istisnai durumlar söz konusu olabilmektedir. Özel hastanelerde ruhsatın devredilebilmesi (veya ruhsatın haczi kabil bir malvarlığı olarak kabul edilmesi) aktif olarak faaliyet gösterme şartına bağlanmıştır. Ancak 21.03.2014 tarihinden önce aktif faaliyet gösterme şartı aranmaksızın ruhsat devri mümkündür. Dolayısıyla bu tarihten önce aktif olarak faaliyet göstermeyen bir işletmenin devri mümkün olduğundan işyeri açma ve çalıştırma ruhsatının haczi de mümkündür.

KAYNAKÇA

Atalı, Ermenek, Erdoğan, İcra ve İflas Hukuku, Ankara, Yetkin Yayınları, 2021, s.185

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin, 22.02.2017 Tarihli, 2016/11364 Esas, 2017/2436 Karar Sayılı Kararı

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 22.10.2019 tarihli 2018/11637 Esas ve 2019/15477 sayılı Kararı

İcra ve İflas Kanunu ve ilgili Mevzuat


[1] Atalı, Ermenek, Erdoğan, İcra ve İflas Hukuku, Ankara, Yetkin Yayınları, 2021, s.185

[2] Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin, 22.02.2017 tarihli, 2016/11364 Esas, 2017/2436 Karar Sayılı Kararı

[3] Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin, 22.02.2017 Tarihli, 2016/11364 Esas, 2017/2436 Karar Sayılı Kararı

[4] Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 22.10.2019 tarihli 2018/11637 Esas ve 2019/15477 sayılı Kararı