6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Çerçevesinde Sınır Dışı Etme Kararlarına İlişkin Bir Değerlendirme

Sınır dışı etme kararı “idari işlem mahiyetinde” bir karar olmakla birlikte, sonuçları itibarıyla diğer idari işlemlerden farklı bir mahiyet arz etmektedir. Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK)’nun 53/1. Maddesine göre sınır dışı etme kararı “…Genel Müdürlüğün talimatı üzerine veya resen valiliklerce…” verilmektedir. Görüldüğü üzere, sınır dışı etme kararının verilmesinde re’sen veya Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün talimatı üzerine valilikler yetkilidir.
YUKK m.54 çerçevesinde hakkında sınır dışı kararı verilebilecek yabancılar düzenlenmiş olup ilgili hükümde bunların kimler olduğu belirtilmiştir;
“(1) Aşağıda sayılan yabancılar hakkında sınır dışı etme kararı alınır:
a) 5237 sayılı Kanunun 59 uncu maddesi kapsamında sınır dışı edilmesi gerektiği değerlendirilenler
b) Terör örgütü yöneticisi, üyesi, destekleyicisi veya çıkar amaçlı suç örgütü yöneticisi, üyesi veya destekleyicisi olanlar
c) Türkiye’ye giriş, vize ve ikamet izinleri için yapılan işlemlerde gerçek dışı bilgi ve sahte belge kullananlar
ç) Türkiye’de bulunduğu süre zarfında geçimini meşru olmayan yollardan sağlayanlar
d) Kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar
e) Vize veya vize muafiyeti süresini on günden fazla aşanlar veya vizesi iptal edilenler
f) İkamet izinleri iptal edilenler
g) İkamet izni bulunup da süresinin sona ermesinden itibaren kabul edilebilir gerekçesi olmadan ikamet izni süresini on günden fazla ihlal edenler
ğ) Çalışma izni olmadan çalıştığı tespit edilenler
h) Türkiye’ye yasal giriş veya Türkiye’den yasal çıkış hükümlerini ihlal edenler ya da bu hükümleri ihlale teşebbüs edenler
ı) Hakkında Türkiye’ye giriş yasağı bulunmasına rağmen Türkiye’ye geldiği tespit edilenler
i) Uluslararası koruma başvurusu reddedilen, uluslararası korumadan hariçte tutulan, başvurusu kabul edilemez olarak değerlendirilen, başvurusunu geri çeken, başvurusu geri çekilmiş sayılan, uluslararası koruma statüleri sona eren veya iptal edilenlerden haklarında verilen son karardan sonra bu Kanunun diğer hükümlerine göre Türkiye’de kalma hakkı bulunmayanlar
j) İkamet izni uzatma başvuruları reddedilenlerden, on gün içinde Türkiye’den çıkış yapmayanlar
k) Uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından tanımlanan terör örgütleriyle ilişkili olduğu değerlendirilenler.”
Kamu düzeni veya kamu güvenliği gibi genel gerekçelerden de anlaşılacağı üzere, sınır dışı etme kararı vermek bakımından idareye geniş bir takdir yetkisi tanınmaktadır. Belirtmek gerekir ki, idarenin her somut olayda bu denli geniş kavramları gerekçelendirip hukuka uygun şekilde sınır dışı kararı vermesi gerekmektedir. Nitekim, idarenin, sınır dışı etme kararlarını gerekçelendirme yükümlülüğü bulunmaktadır. Her somut olay özelinde kamu düzeni veya kamu güvenliği bakımından nelerin ihlal mahiyetinde olduğu kararda net bir şekilde gösterilmelidir. Aksi takdirde idarenin takdir yetkisini keyfi surette kullanması gündeme gelebilecek olup yabancının menfaatinin ihlalinden söz edilebilecektir.
İdare tarafından sınır dışı etme kararları verilmiş olması halinde başvurulabilecek kanun yoluna ilişkin YUKK m.53/3 özel bir düzenlemeyi haizdir. Bu kapsamda YUKK m.53/3 hükmü “Yabancı veya yasal temsilcisi ya da avukatı, sınır dışı etme kararına karşı, kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde idare mahkemesine başvurabilir…” düzenlemesine yer vererek 7 günlük bir dava açma süresi öngörmektedir. Bu konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), her somut olaya göre değerlendirme yapılması gerektiğini, etkili başvuru hakkının ihlali bakımından yabancının avukatı ile görüşmesi, delillerin toplanması, dilekçenin hazırlanması gibi süreçlerin değerlendirilmesi gerektiğini ve buna göre tanınan süreninin makullüğü değerlendirilmesinin yapılması gerektiğini vurgulamaktadır. Anayasa Mahkemesi de erişim hakkının ihlal edilmesi bakımından değerlendirme yaparken AİHM’in belirlediği söz konusu kıstasları göz önünde bulundurmak suretiyle somut uyuşmazlığa ilişkin karar vermektedir. YUKK m.53/3 uyarınca mahkemenin bu konuda vereceği karar kesindir.
Anayasa’nın 125. maddesi ve İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesi uyarınca idari işlemlere karşı dava açma süresi yazılı tebliğ ile başlamaktadır. Sınır dışı kararları bakımından da YUKK m.53/2 ile “Karar, gerekçeleriyle birlikte hakkında sınır dışı etme kararı alınan yabancıya veya yasal temsilcisine ya da avukatına tebliğ edilir” denilerek yazılı tebliğin gerekli olduğu düzenleme altına alınmıştır. Yazılı tebliğin yapılmasıyla birlikte sınır dışı etme kararına karşı idare mahkemesinde dava açma yoluna gidilebilir. Belirtmek gerekir ki, yabancıya anlayacağı dilde; gerekçelerin, itiraz usullerinin ve sürelerinin açık olduğu şekilde sınır dışı kararının tebliğinin yapılması gerekmektedir. Yabancının anlayacağı dilde gerekçelendirilmeden verilen sınır dışı etme kararları hukuka aykırıdır.
Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10.İdari Dava Dairesi, Tarih: 31.10.2017, Karar No: 2017/985;
“Ankara Bölge İdare Mahkemesi, hakkında sınır dışı kararı alınan yabancının dosya içerisinde Türkçe okuma yazma bildiğini gösterir herhangi bir evrakın ve yabancının Türkçe olarak okuyup anladığını gösteren yazılı bir beyanının bulunmaması nedeniyle usulsüz tebligatın varlığını kabul etmiştir.”[2]
Diğer yandan, YUKK’un 53/3. maddesi uyarınca; yabancının rızası saklı kalmak kaydıyla, dava açma süresi içinde veya yargı yoluna başvurulması halinde yargılama sonuçlanıncaya kadar yabancı sınır dışı edilemez. Daha açık bir ifade ile, idare mahkemesine yapılan itiraz ile birlikte yürütmenin durdurulmasını talep etmeye gerek kalmaksızın, yabancının rızası saklı olmak üzere, sınır dışı etme işlemi kendiliğinden durmaktadır.
Ayrıca, YUKK m.52/1 uyarınca hakkında sınır dışı kararı verilen yabancı Türkiye’den çıkarılır ve menşe ülkesine veya transit gideceği ülkeye ya da üçüncü ülkeye gönderilir. Sınır dışı edilen yabancı hakkında genellikle ülkeye giriş yasağı da verilir.
Anayasa Mahkemesi, 10.05.2017, Karar No: 2015/18582;
“Başvurucu yasa dışı yollardan Türkiye sınırını geçmeye çalışırken yakalanması sonucu kamu güvenliğini tehdit ettiği gerekçesiyle ülkeye giriş yasağı getirilmiştir. Uluslararası koruma talebi reddedilen başvurucu hakkında sınır dışı edilmesine karar verilmiştir. Başvurucu sınır dışı edilmesi halinde ülkesine geri gönderildiğinde dini ve siyasi görüşleri nedeniyle işkence görebileceğini hatta öldürülebileceğini iddia etmiştir. İdare mahkemesince bu iddiaların varlığı konusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmaksızın itirazın reddine karar verilmiştir. Bu durumda kötü muamele yasağının ihlal edildiğini tespit eden Anayasa Mahkemesi yeniden yargılama yapılmasına karar vermiştir…”[3]
[1] Bu çalışmada şu bilgileri haiz akademik makaleden yararlanılmıştır: Büyük, Fatma Betül. “6458 SAYILI YABANCILAR VE ULUSLARARASI KORUMA KANUNU MADDE 54/1-D UYARINCA SINIR DIŞI ETME KARARLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ”. Gaziantep Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 2 (Aralık 2024), 49-61.
[2] Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10.İdari Dava Dairesi, Tarih: 31.10.2017, Karar No: 2017/985.
[3] Anayasa Mahkemesi, 10.05.2017, Karar No: 2015/18582.