Teknolojik alanda yaşanan gelişmeler sosyoekonomik hayatı değiştirip dönüştürmenin yanı sıra farklı sektörlerde farklı iş görme biçimlerinin ortaya çıkmasını da beraberinde getirmiştir. Bu minval üzere, dijitalleşme ürün ve hizmetlerin ucuz ve kolay erişilebilir olmasına imkân sağlamakla beraber klasik iş sözleşmesi çerçevesinde kurulan işveren-işçi ilişkisinin de değişimine zemin hazırlamıştır.

Arz ve talebin bir araya gelmesini sağlayan dijital pazarlar olarak tanımlanan dijital platformlar, yeni istihdam biçimlerinin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Klasik iş ilişkisinden farklı olarak dijital platformlar, iş görme ediminin yerine getirilmesinin yanı sıra hizmetten yararlananlar ile hizmeti ifa edenler arasında bir köprü işlevi de görmektedir. Bu yönüyle farklılaşan platform çalışmaları, klasik iş sözleşmesi olarak tanımlanamayacak birtakım özellikleri ihtiva etmektedir.

Kuryelik, özel ders verme, yazılım gibi çeşitli sektörlere ait hizmetleri bir platform aracılığıyla dijital hizmete dönüştüren ve böylece arz ve talebin dijital alanda buluşmasına olanak tanıyan platform çalışmalarında müşteri, platform sağlayıcı ve çalışan olmak üzere üç aktörlü bir ilişki söz konusudur.

Platform çalışmasının taşıdığı; işin iş yeri dışında bir yerde görülmesi, çalışanın çalışma saatleri ve şekliyle ilgili özgür olması, taraflar arasındaki iletişimin ve/veya işin yerine getirilmesinin bilgi ve iletişim teknolojileri vasıtasıyla sağlanması gibi özellikler tele çalışma ile benzer nitelik taşımaktayken; üç taraflı bir ilişkinin mevcut olması, çalışanla iş gücünden faydalanan son kullanıcı arasında köprü görevi gören bir yapının varlığı gibi özellikler geçici iş ilişkisiyle benzer nitelik taşımaktadır.[1] Ancak tüm bunlara rağmen platform çalışmalarının kendine özgü yapısı İş Kanunu’nda hüküm altına alınan kimi düzenlemeler kapsamında ele alınmasına mani olmaktadır.

Belirtmek gerekir ki Türk hukukunda platform çalışmalarına ve platform çalışanlarına ilişkin herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Ayrıca konuya ilişkin olarak Türk mahkemelerince verilmiş herhangi bir karar da mevcut değildir. Uluslararası düzeyde konuya ilişkin olarak yasal düzenlemeler yapan ülkeler olduğu gibi henüz bu konuya ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer vermeyen ülke sayısı da oldukça yüksektir. Dolayısıyla denilebilir ki halihazırda platform çalışmalarının hukuki statüsüne ilişkin olarak üzerinde fikir birliğine varılmış bir görüş mevcut değildir.

Platform çalışanları kendilerinin işçi statüsünde kabul edilmesi gerektiğini savunarak iş hukukunun işçiler bakımından öngördüğü hükümlere tabi olmak istemektedirler. Diğer yandan platform sağlayıcılar ise kendilerinin arz ve talebi bir araya getiren aracılar olduğunu ileri sürmektedirler. Platform sağlayıcılara göre platform çalışanları bağımsız yüklenici olduklarından iş hukukunun işçiler bakımından ön gördüğü hükümlere tabi değildirler. Bu tartışma bakımından önem arz eden husus, söz konusu ilişkide bir iş sözleşmesinin esas unsurlarından biri olan bağımlılık unsurunun mevcudiyetidir. Eğer platform çalışmalarında bağımlılık unsurunun varlığı kabul edilecek olursa söz konusu iş görme ilişkisi bir iş sözleşmesi kapsamında ifa edilen iş görme borcu olarak kabul edileceğinden platform çalışanları bakımından iş hukukunun işçilere yönelik düzenlemeleri uygulama alanı bulacaktır. Ancak bağımlılık unsurunun mevcut olmadığı kabul edilecek olursa bu durumda platform çalışanları bağımsız çalışan olarak kabul edileceğinden işçiler lehine iş hukukunda yer alan düzenlemelerden yararlanamayacaklardır.

 Bir platformun, hizmeti yerine getirecek çalışanı algoritma aracılığıyla atadığı, yerine getirilecek hizmetin niteliklerini belirleyerek bu hususta çalışana emir ve talimat verdiği; ücrete ilişkin karar verme, tahsilat ve ödeme yetkilerine sahip olduğu ve hatta çalışanın olumsuz bir davranışında yaptırım uygulayabildiği tespit edildiğinde; bu platformun yalnızca aracılık faaliyetlerini yerine getirdiğine ilişkin iddiası yerinde olmayacaktır.[2] Diğer bir ifadeyle bu durumda bağımlılık unsurunun varlığı kabul edileceğinden klasik anlamda bir iş sözleşmesinden bahsetmek mümkün olacaktır.

Buraya kadarki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, platform çalışmalarının hukuki statüsüne ilişkin genel olarak iki farklı görüş ortaya çıkmaktadır. Bunlardan ilki bağımsız çalışmaya benzeyen birçok yönünden dolayı platform çalışmalarının bağımsız çalışma olarak kabul edilmesi görüşüdür. Bu görüşe göre, ücret garantisinin olmaması, masrafların ve birçok maliyetin çalışan tarafından karşılanması, iş yeri ve çalışma saatinin çalışan tarafından belirlenmesi, kâr fırsatı ve zarar riskini çalışanın üstlenmesi, işin kural olarak emir ve talimat almadan görülmesi, verilen direktiflerin genellikle sadece ekonomik nitelikle olması ile sorumluluk ve karar verme gücünün çalışanda olması gibi özelliklerden dolayı platform çalışanları bağımsız çalışan olarak kabul edilmelidir.

Diğer görüşe göre ise platform çalışanları işçi olarak kabul edilmelidir. Bir sözleşmeyi iş sözleşmesi haline getiren asli unsurlar olan ücret, iş görme ve bağımlılık unsurları platform çalışmaları bakımından da mevcut olduğundan söz konusu iş görme ilişkisinin bir iş sözleşmesine dayandığı kabul edilmelidir. Bu görüşe göre teknolojinin beraberinde getirdiği dijitalleşme, iş sözleşmesinin yapısını daha esnek bir hale getirmiş olsa da iş sözleşmesi ile kurulan işçi- işveren ilişkisi mevcudiyetini sürdürmektedir. Örneğin platform çalışmalarında çalışanlara işin görülüş şekline ilişkin ayrıntılı talimat verilmesi, işin görülmesi için gereken araç gerecin platform tarafından sağlanabilmesi, çalışanın platform sistemine giriş çıkış saatlerine ilişkin yükümlülükler getirilebilmesi, sabit ödeme, hastalık izni, rekabet yasağı ve münhasırlık sözleşmesi, oluşturulan algoritmalarla çalışanın sürekli olarak denetlenmesi ve müşteriler tarafından değerlendirilmesi, platformların çalışana yaptırım uygulama yetkisini haiz olması [3] gibi özellikler ilişkinin iş sözleşmesi temeline dayanan bir iş ilişkisi olduğunu ortaya koymaktadır.

Bir diğer görüş ise platform çalışanlarının hukuki statüsüne ilişkin olarak tıpkı İspanya ve İngiltere gibi ülkelerde olduğu gibi işçi benzeri istihdam statüsünün yasal düzenlemeler yoluyla hukuk alemine kazandırılmasıdır. Ancak bu görüş Türk hukukunda azınlıkta kalan bir görüştür.

Sonuç olarak, platform çalışmalarının çeşitliliği göz önüne alındığında her türlü çalışma bakımından genel bir düzenleme yoluna gitmek pek mümkün gözükmemektedir. Öyle ki kimi platform çalışmalarında işverene bağlılık unsuru ön plana çıkarken kiminde ise çalışanın bağımsız iş görmesi daha ön planda olmaktadır. Dolayısıyla gerek Türk Hukukunda gerekse de uluslararası mevzuatta konuya ilişkin yapılacak düzenlemeler bu iki görüş ekseninde şekillenecektir.

Belirtmek gerekir ki her türlü platform çalışması bakımından uygulanabilir genel geçer hükümler yerine somut olaya dayalı, platform çalışmasının niteliğini belirlemeye yönelik değerlendirme ölçütlerinin yasal düzenlemeler yoluyla getirilmesi, çalışanların hak kaybına uğramasının önüne geçmeye imkân verecektir. Yasal düzenlemeler yoluyla getirilecek ölçütlere uygun bir değerlendirme sonucu mahkemeler her somut olay özelinde söz konusu çalışmanın bir bağımsız çalışma veya iş akdine dayalı bir çalışma olduğuna karar verebilecektir.

KAYNAKÇA

Simge Arslantaş, PLATFORM ÇALIŞMASI VE PLATFORM ÇALIŞANLARININ HUKUKİ STATÜSÜ, Yüksek Lisans Tezi, 2024

İş Hukuku ve İlgili Mevzuat


[1] Simge Arslantaş, PLATFORM ÇALIŞMASI VE PLATFORM ÇALIŞANLARININ HUKUKİ STATÜSÜ, Yüksek Lisans Tezi, 2024

[2] Simge Arslantaş, PLATFORM ÇALIŞMASI VE PLATFORM ÇALIŞANLARININ HUKUKİ STATÜSÜ, Yüksek Lisans Tezi, 2024

[3] Simge Arslantaş, PLATFORM ÇALIŞMASI VE PLATFORM ÇALIŞANLARININ HUKUKİ STATÜSÜ, Yüksek Lisans Tezi, 2024