6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Kıymetli Evrakın Tanımı başlıklı 645. Maddesi uyarınca Kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunların içerdikleri hak, senetten ayrı olarak ileri sürülemediği gibi başkalarına da devredilemez. Daha açık bir ifadeyle, kıymetli evraka mündemiç hakkın kullanılması söz konusu kıymetli evrakın varlığına bağlıdır. Dolayısıyla kıymetli evrakın borçlusu ancak senedin ibrazı halinde ödeme yükümlülüğü altına girmektedir. Ancak kural böyle olmakla birlikte; kıymetli evrakın hak sahibinin rızası olmaksızın elinden çıkması, yırtılması, kaybolması veya başkaca bir şekilde tahrifata uğrayarak senetteki esaslı unsurların anlaşılamaz hale gelmesi gibi durumlar söz konusu olabilmektedir. Bu haller kıymetli evrakın zıyaı anlamına gelmektedir. Bu durumlarda hak sahibinin ibraz edebileceği bir kıymetli evraktan söz edilemeyecektir. Bu sebeple hukuken ön görülmüş birtakım tedbirler yoluyla hak sahibinin haklı menfaatleri koruma altına alınmaktadır.

Kıymetli evrakın zıyaı halinde başvurulabilecek tedbirlerden ilki ödeme yasağı kararı talep etmektir. Ödeme yasağı kararı, kıymetli evrakı zayi olan hak sahibince talep edilebilir. Kıymetli evrakı zayi olan hak sahibi söz konusu kararı ödeme yeri veya hamilin yerleşim yeri Asliye Ticaret Mahkemesinden talep edebilir. Belirtmek gerekir ki, uygulamada hak sahibinden senetteki bedelin %10’u ile %20’si arasında teminat göstermesi de istenmektedir. Ödeme yasağı kararı, kıymetli evrak kendisine ibraz edilenin onu ibraz edene ödeme yapmaması yönünde bir karar olduğundan, kıymetli evrakın borçlusu bakımından hüküm ifade edebilmesi için kararın kendisine tebliğ edilmiş olması gerekir.

Diğer bir yol kıymetli evrakın rızası dışında hak sahibinin elinden çıkmasına ilişkindir. Böyle bir durumda kıymetli evrakı rızası dışında elinden çıkan hamil, kıymetli evrakı haksız bir şekilde elinde bulunduranı biliyorsa iade davası yoluyla kıymetli evrakın iadesini talep edebilir (Türk Ticaret Kanunu madde 763).

Son olarak kıymetli evrakın zıyaı halinde, hak sahibine elinde kıymetli evrak olmaksızın senette mündemiç bedeli talep etme imkânı veren iptal davasına değinmek gerekir. Türk Ticaret Kanunu’nun konuya ilişkin 651. Maddesi uyarınca; kıymetli evrak zayi olduğu takdirde mahkeme tarafından iptaline karar verilebilir. Kıymetli evrakın zayi olduğu veya zıyaın ortaya çıktığı anda senet üzerinde hak sahibi olan kişi, senedin iptaline karar verilmesini isteyebilir.

Belirtmek gerekir ki kıymetli evrakın zıyaı nedeniyle iptal davası ancak senetle mündemiç hakkın varlığına bağlıdır. Örneğin zamanaşımı halinde hakkın düşmesi söz konusu olmadığından iptal davası açılması mümkündür. Konuya ilişkin olarak Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2012/7014 Esas ve 2013/5273 Karar Sayılı Kararında Şu Şekilde Hüküm Tesis Etmiştir;

Mahkemece, iptali istenen bononun zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 6762 Sayılı …’nın 563. maddesinde senet üzerinde hak sahibi olan kişinin, zayi olması halinde senedin iptalini mahkemeden isteyebileceği düzenlenmiştir. Zıyaı nedeniyle kıymetli evrakın iptalini isteyebilmek için gerekli olan şartlardan birisi de senette mündemiç olan hakkın varlığını sürdürmesidir. Bununla birlikte senetteki hakkın zamanaşımına uğramış olması iptal kararı verilmesine engel değildir. (Prof. Dr. Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, 1997, s.270).

Değinilmesi gereken bir diğer husus, senedin iptaline karar verilmesini ancak senet üzerinde hak sahibi olan kişinin talep edebileceği hususudur. Diğer bir ifadeyle iptal davasını ancak kıymetli evrakın hamili açabilecektir, keşidecinin açması mümkün değildir. Konuya ilişkin Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/10385 Esas ve 2016/4707 Karar Sayılı Kararı Şöyledir;

Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davacının iptalini istediği çeklerin keşidecisi olduğu, kıymetli evrakın iptaline ilişkin davanın, TTK’nın 563/2. maddesi uyarınca, zayi edildiği anda kıymetli evrak üzerinde hak sahibi olan kişi, bir diğer söyleyişle ancak kıymetli evrakın yetkili hamili tarafından açılabilmesinin olanaklı olması nedeniyle davacının keşideci sıfatıyla bu nitelikteki davayı açmasına yasal olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2013/12610 Esas ve 2013/17919 Karar Sayılı Kararı Şöyledir;

Kıymetli evrakın zayii nedeniyle iptali kararı ve bu kararın hükümleri Türk Ticaret Kanunu’ nun 563. ve 564. maddelerinde düzenlenmiştir. Türk Ticaret Kanunu’nun 563/1. maddesine göre; “Kıymetli evrak zayi olduğu takdirde mahkeme tarafından iptaline karar verilebilir. “Aynı yasanın 564/1. maddesinde ise; “İptal kararı üzerine hak sahibi hakkını senetsiz olarak da dermeyan veya yeni bir senet ihdasını talep edebilir.” hükmüne yer verilmiştir.

İptal kararının niteliğinden doğan iki önemli sonucu vardır. Bunlar, iptal kararının olumsuz ve olumlu sonuçları olarak belirtilmektedir.

İptal kararının verilmesiyle kıymetli evrakın en önemli özelliklerinden biri olan senedin hak sahibini teşhis fonksiyonu ortadan kalkar. Bu, iptal kararının olumsuz sonucudur. İptal kararını alan davacı, borçludan, kendisine senedi ibraz etmeden ödemede bulunmak hakkını kazanmaktadır. Borçlu da hile ve ağır kusuru bulunmadıkça iptal kararını ibraz edene karşı ödemede bulunmakla borcundan kurtulmaktadır (TTK md.558/2).

İptal kararının olumlu sonucu ise davacının hak sahipliğini borçluya karşı göstermesi yani hak sahibinin teşhisine imkân vermesi olarak karşımıza çıkar. Buna göre, iptal kararı davacının (iptal kararını elde eden kişinin) senette mündemiç bulunan ve iptal ile artık senetten ayrılan hakkın sahibi olduğuna ilişkin bir karine yaratır.

İptal kararının her iki etkisi de hak sahipliğinin teşhisi (hak sahipliğinin tespiti) meselesine ilişkindir. Başka bir anlatımla, iptal kararı sadece senedi zayi eden hamilin senette mündemiç hakkı senetsiz olarak borçluya dermeyan edebilmesini ve borçlunun da iptal kararını alan kişiye ifada bulunmak suretiyle borcundan kurtulabilmesini sağlar. Kararın maddi hukuk yönünden bir etkisi yoktur. Maddi hukuk yönünden mevcut durum aynen kalır. Başka bir deyişle, iptal kararı hakkın mevcudiyetine, muhtevasına ve bu hak üzerinde tasarruf yetkisine tesir etmez.

İptal kararı, iptal olunan senet yerine kaim olan bir senet niteliği taşımamaktadır. Sadece, elden çıkmış bulunan senedin teşhis fonksiyonunu ifa etmekte ve iptal kararı hamiline senetsiz olarak alacağı talep hakkı vermektedir.

Görüldüğü gibi, borçlu, iptal kararı hamilinin sadece kararı ibraz etmesi ve kararda adı geçen alacaklının kendisi olduğunu ispatlaması üzerine, ağır kusur ve hilesi bulunmaksızın borcunu ifa ederse, borcundan kurtulmaktadır.

Borçlu, iptal kararını alan kişiye karşı bazı def’ ileri ileri sürebilir. Örneğin, borçlu, iptal kararını alan kişinin aslında senet üzerinde herhangi bir hakkının olmadığı (hiç hak sahibi olmadığı veya belirli nedenlerle hak sahipliği sıfatının sona erdiği) def’ini ileri sürebilir. Ancak, iptal kararı hamili, hak sahibi olduğunu iptale ilişkin yargılamada az çok ispatladığından bunun aksini iddia eden borçlu bu yöndeki iddialarını ispat etmek zorundadır. Borçlunun, iddialarını ispat etmesi ile zayi nedeniyle iptal kararı etkisini kaybeder yani sonuç doğurmaz.

İptal kararının olumlu etkisi nedeniyle borçlunun karar hamiline yapacağı ifa onu borcundan kurtaracağı için senede zilyet olan üçüncü kişi borcun sona erdiği def’i ile karşılaşabilir. Bu durumda üçüncü kişi, kendisine ifada bulunulan iptal kararı hamili aleyhine sebepsiz zenginleşme davası açabilir (BK. md. 61). Başka bir anlatımla böyle bir durumda senede zilyet olan üçüncü kişi, iyi niyetli iptal kararı hamiline ödemede bulunan borçluya başvuramaz.

KAYNAKÇA

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2012/7014 Esas ve 2013/5273 Karar Sayılı Kararı

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/10385 Esas ve 2016/4707 Karar Sayılı Kararı

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2013/12610 Esas ve 2013/17919 Karar Sayılı Kararı

Türk Ticaret Kanunu ve İlgili Mevzuat