
Dijital flört şiddeti, flört içindeki partnerler arasında mesajlaşma, sosyal medya ve diğer çevrimiçi ortamlar yoluyla gerçekleşen fiziksel, cinsel, ekonomik veya psikolojik/duygusal şiddet olarak tanımlanmaktadır. Teknolojinin kolaylaştırdığı şiddet olarak da bilinen dijital flört şiddeti, dijital flört istismarı olarak da adlandırılmaktadır. Dijital flört şiddeti ya da istismarı, dijital teknolojileri kullanan flört partnerini kontrol etme, baskı yapma veya tehdit etme eylemlerini içeren davranışlar için kullanılan genel bir kavramdır. Dijital teknolojiler ise sosyal medya, online oyunlar, multimedya, akıllı telefonlar ya da interneti içermektedir. Dolayısıyla bu mecralardan herhangi biri aracılığıyla gerçekleştirilen flört partnerini kontrol etme, baskı yapma veya tehdit etme şeklindeki eylemler dijital flört şiddeti niteliğindedir. Ayrıca dijital flört şiddeti, zorbalık etmek, taciz etmek, gizlice takip etmek ya da tehdit etmek için mesajlaşmak ve sosyal ağları kötüye kullanmak yoluyla da gerçekleştirilebilir. Daha açık bir biçimde, dijital flört şiddeti şu alt başlıklarla ve örneklerle daha anlaşılır olacaktır:[1]
- Sanal ortamda flört partnerini kontrol etme ve ona baskı kurmaya yönelik davranışlar
Yetkisiz erişim (Flört partnerine ait sanal ortamda kimlik doğrulamada kullanılan şifrelerin ele geçirilmesi) ya da hesapların ele geçirilmesi, siber takip (flört partnerinin çevrimiçi faaliyetlerinin hukuka aykırı olarak takip edilmesi), sanal ortamdaki yazışmalarının kontrol edilmesi ya da ifşası, sanal ortamda dijital kanallar üzerinden ısrarlı şekilde mesaj göndermek şeklindeki davranışlardır.
- Sanal ortamda flört partnerinin itibarına zarar verici davranışlar
Sanal ortamda flört partneri adına sahte profil ya da hesap oluşturma, hukuka aykırı olarak ele geçirilen hesaplardan hesabın gerçek sahibi adına utanç verici veya suç oluşturan paylaşımlarda bulunma, doxing (sanal ortamlarda flört partnerine ait kişisel verilerin hukuka aykırı olarak yayınlanması veya yayılması) gibi davranışlardır.
- Sanal ortamda flört partnerinin finansal istismarına yol açacak davranışlar
Sanal ortamda hukuka aykırı olarak ele geçirilen flört partnerine ait hesap üzerinden hesabın gerçek sahibinin arkadaş listesinde yer alan kişilere hileli mesajlar yollayarak maddi menfaat temin etmek, sanal ortamda flört partnerinin finansal kimlik bilgilerini (internet bankacılığı ya da kredi kartı bilgileri vb.) kullanarak haksız yarar sağlamak, flört partnerinin sanal ortamda içerik üretmek suretiyle kazanç sağladığı hesaplara erişimin engellenmesi suretiyle flört partnerine finansal zarar vermek flört partnerinin finansal istismarına yol açacak eylemlerden bazılarıdır.
- Sanal ortamda flört partnerine ait cinsel içerikli görüntülerin rıza dışı paylaşılması, sahte olarak üretilmesi ya da bu görüntülerin paylaşılması tehdidi, flört partnerine rıza dışı cinsel içerikli yazı ya da görüntü yollamak
Flört partnerine ait özel resimlerin ya da videoların sanal ortamda rıza dışı paylaşılmasıdır. Örneğin, intikam pornosu ya da bu görüntülerin paylaşılması tehdidi/şantajı, flört partneri ile ilgili olarak sahte cinsel içerikli görüntü üretme ve paylaşma (deepfake), sanal ortamda flört partnerine rıza dışı cinsel içerikli yazı ya da görüntü yollama (sexting) şeklindeki eylemlerdir.
Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 18.03.2015 Tarihli, Esas No: 2014/30037, Karar No: 2015/14023 Sayılı Kararı;
“…Somut olayda; katılanın cep telefonundan çekilmediği halde sanığın; “Sen Hacer’i değil, parayı seviyorsun…, kızım seninle görüşmez, bırak kızımın peşini, dolanma peşinde, seni uyarıyorum, Hacer’in seninle işi olmaz, bir daha bir araya gelmeniz ben hayattayken imkansız…” şeklindeki mesajı oluşturduğu ve telefonuna geldiği iddiasıyla boşanma dava dosyasında delil olarak ibraz ettiğinden bahisle açılan davada, sanık suçlamayı kabul etmemiş, bilirkişi raporunda ise iletişim detaylarında suça konu mesajlaşmaya dair kayıt bulunmadığı, ancak cep telefonlarına özel yazılımlar yüklenerek veya internet vasıtasıyla mesaj oluşturulabileceği belirtilerek mesaj çekilen ve mesaj alan cep telefonlarının incelenip, iletişim kayıtlarıyla karşılaştırılması gerektiğinin bildirilmesi karşısında, cep telefonlarında mobil işletim sistemleri bulunduğu ve program yüklenebilmesinin mümkün olduğu gözetilerek, taraflara ait cep telefonları alınıp uzman bilirkişi tarafından incelenip, iletişim kayıtları ile karşılaştırılmak suretiyle program yükleme veya internetten gönderme şeklinde suça konu mesaj gönderilip gönderilmediğinin araştırılması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, cep telefonlarının bilişim sistemine girme ve orada kalma suçunun konusunu oluşturmayacağından bahisle, eksik incelemeye dayanarak yazılı şekilde hüküm kurulması,…Yasaya aykırı…”[2]
Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 13.01.2016, E Tarihli. Esas No 2015/15933, Karar No: 2016/277 Sayılı Kararı;
“…Sanığın, katılan ile internette tanıştığı ve bir süre telefonda ve msn üzerinden görüntülü görüşerek arkadaşlık yürüttüğü, sanığın teklifi üzerine katılanın, kendisi, kızı ve sanık ile birlikte bir otelde yaklaşık 1 hafta süreyle tatil yaptıkları, arkadaşlıklarının bitmesi üzerine bilahare sanığın, katılanın kullandığı elektronik posta adresine rızası dışında birçok kez girdiği olayda, sanığın, bu şekildeki eyleminin TCK’nın 243/1. maddesine uyan bilişim sistemine girme suçunu oluşturduğu ve mahkemenin hükmün gerekçesinde de eylem bu şekilde kabul edildiği halde, sanık hakkında bilişim sistemine girme suçu yerine, TCK’nın 244. maddesinde düzenlenen sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçundan hüküm kurulmak suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini,…Kanuna aykırı olup…”[3]
Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 10.04.2019 Tarihli, Esas No: 2018/8152, Karar No: 2019/4886 Sayılı Kararı;
“…dosya kapsamına ve ikrar içeren savunmaya göre; katılan ile bir dönem duygusal birliktelik yaşayan sanığın, katılanın hazırlandığı sırada katılanın rızası dışında cep telefonunu alarak arama kayıtlarına baktığı iddiasına konu olayda; TCK’nın 132/1. madde ve fıkrasındaki suçun konusunun, haberleşme içeriği olup söz konusu suçun, belirli kişiler arasındaki haberleşme içeriğinin hukuka aykırı biçimde öğrenilmesiyle oluşacağı, haberleşmenin gizliliğinden söz edebilmek için, kişiler arasında haberleşme olarak isimlendirilebilecek bir iletişimin olması, en az iki kişi arasında bir haberleşme vasıtası olması (telefon, mektup, e-posta vb.) ve tarafların bu haberleşmeyi gizlilik önlemlerini alarak yapması gerektiği, katılanın, kim ile, ne zaman, hangi sıklıkla, hangi süreyle görüştüğüne ilişkin bilgiler kişisel veri kapsamında olup haberleşme olarak nitelendirilemeyeceği anlaşıldığından, katılana ait kişisel veri kapsamındaki arama kayıtlarına katılanın rızası dışında bakarak içeriğine vakıf olan sanık hakkında TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasındaki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, delillerin takdirinde ve hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan beraat hükmü kurulması,…”[4]
Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 18.03.2010 Tarihli, Esas No: 2007/5408, Karar No:2010/3253 Sayılı Kararı;
“…Şikayetçi ile eşinin internet ortamında MSN’de iletişim yaptıkları sırada müştekinin eşine ait elektronik posta adresine ait şifreyi bir şekilde elde edip şikayetçi ile sanki eşiymiş gibi görüşmeye devam ederek onu kandırıp cep telefonu için kontör isteyip şikayetçinin MSN’den gönderdiği kontörleri satmak suretiyle haksız yarar sağlayan sanığın eyleminin bilişim sisteminin araç olarak kullanılması suretiyle 5237 sayılı TCK’nın 158/1-f maddesindeki dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,…”[5]
Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 04.11.2020 Tarihli, Esas No: 2020/2239, Karar No: 2020/5688 Sayılı Kararı;
“sanık …’ın, işlettiği markete müşteri olarak gelmesinden dolayı tanıdığı 14 yaşındaki mağdur …’a facebook sosyal paylaşım sitesi üzerinden “…” ismi ile arkadaşlık isteği göndererek, kendisini dizi yapımcısı olarak tanıtıp, kandırdığı mağduru, bir öğrenci dizisinde rol alacağına ve bu amaçla bir kadın yönetmenle görüşeceğine inandırdıktan bir süre sonra, kadın ismiyle açtığı facebook hesabından gönderdiği mesajlarla kadın yönetmen algısı oluşturup, MSN’de kamerasını açmaya ikna ettiği mağdura, dizide oynayabilmesi için fiziğini görmesi gerektiğini ifade etmesinin ve bu yöndeki ısrarının ardından, bir kadınla iletişim kurduğunu zanneden mağdurun üst kısmındaki tüm giysileri ile altındaki pantolonunu çıkarmasını ve yalnızca alt iç çamaşırı kalacak şekilde soyunmasını sağlayıp, aynı zamanda mağdura ait yarı çıplak görüntüyü cep telefonuna kaydettiği olayda; Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24.03.2015 tarihli, 2014/14-603-2015/66 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; 14 yaşındaki mağdurun fiziksel mahremiyetine ilişkin yarı çıplak görüntüsünü cep telefonu ile kaydeden sanığın cinsel arzu ve isteklerini tatmin maksadına yönelik eylemlerinde, TCK’nın 134/1. madde ve fıkrasında tanımlanan görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal ve aynı Kanunun 105/1. madde ve fıkrasında düzenlenen cinsel taciz suçlarının yanı sıra toplumun sahip olduğu ortak ar ve haya duygularını, yerleşik edep kurallarını incitici ve genel ahlâka aykırı nitelikteki müstehcen görüntüyü içeren ürünün üretiminde 18 yaşından küçük mağdur çocuğun yer almasından dolayı TCK’nın 226/3-1. madde, fıkra ve cümlesinde tanımlanan müstehcenlik suçunun da oluştuğu gözetilerek, sanığın, TCK’nın 44. maddesi gereğince daha ağır cezayı gerektiren müstehcenlik suçundan cezalandırılması gerekirken, mağdurun yaşı ve kaydedilen görüntünün özellikleri dikkate alınmaksızın, eylem sadece görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilerek, sanığın TCK’nın 134/1. madde ve fıkrası gereğince mahkumiyetine dair yazılı şekilde karar verilmesi,…”[6]
[1] Yıldız, M. E. (2023). Yargıtay Kararları Işığında Dijital Flört Şiddeti Teşkil Eden Yöntemlerden Doğan Ceza Sorumluluğu. Çukurova Üniversitesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, (2), 93-143.
[2] Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 18.03.2015 Tarihli, Esas No: 2014/30037, Karar No: 2015/14023 Sayılı Kararı.
[3] Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 13.01.2016, E Tarihli. Esas No 2015/15933, Karar No: 2016/277 Sayılı Kararı.
[4] Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 10.04.2019 Tarihli, Esas No: 2018/8152, Karar No: 2019/4886 Sayılı Kararı.
[5] Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 18.03.2010 Tarihli, Esas No: 2007/5408, Karar No:2010/3253 Sayılı Kararı.
[6] Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 04.11.2020 Tarihli, Esas No: 2020/2239, Karar No: 2020/5688 Sayılı Kararı.