Anonim Şirketlerde Yönetim Yetkisinin Devri

Yönetim kurulunun yönetim yetkisini devredilebilmesi Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 367/1. maddesinde öngörülen şartların yerine getirilmiş olmasına bağlıdır. Bu şartlar; yetki devrine izin veren bir esas sözleşme hükmünün varlığı, bu izne dayalı olarak hazırlanan ve m. 367/1’de belirtilen asgari içeriği haiz bir iç yönergenin mevcudiyeti ve kurulun yönergeye atıfta bulunan yetki devrine yönelik bir karar alması şeklinde sıralanabilir. Söz konusu şartların varlığı halinde, TTK m. 367/1 uyarınca, yönetim kurulu yönetim yetkisini kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine ya da bir üçüncü kişiye devredebilir.

Belirtmek gerekir ki, yetki devrine ilişkin yukarıdaki şartların varlığı kadar yetki devrinin kapsamı ve hangi yetkilerin devredilebileceğinin tespiti de önemlidir. Yetki devrinin sınırları TTK m. 375 hükmünde yer alan yönetim kurulun devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkileri oluşturur. Hükme göre, yönetim kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkileri şunlardır:

1) Şirketin üst düzeyde yönetimi ve bunlarla ilgili talimatların verilmesi.

2) Şirket yönetim teşkilatının belirlenmesi.

3) Muhasebe, finans denetimi ve şirketin yönetiminin gerektirdiği ölçüde, finansal planlama için gerekli düzenin kurulması.

4) Şube müdürleri hariç olmak üzere müdürlerin ve aynı işleve sahip kişilerin atanmaları ve görevden alınmaları.

5) Yönetimle görevli kişilerin, özellikle kanunlara, esas sözleşmeye, iç yönergelere ve yönetim kurulunun yazılı talimatlarına uygun hareket edip etmediklerinin üst gözetimi.

6) Pay, yönetim kurulu karar ve genel kurul toplantı ve müzakere defterlerinin tutulması, yıllık faaliyet raporunun ve kurumsal yönetim açıklamasının düzenlenmesi ve genel kurula sunulması, genel kurul toplantılarının hazırlanması ve genel kurul kararlarının yürütülmesi.

7) Borca batıklık durumunun varlığında mahkemeye bildirimde bulunulması.

Öğretide bu hükmün kapsamının sınırlayıcı nitelikte olmadığı, yönetim kurulunun m. 375 dışında kalan bazı görev ve yetkilerinin de işin niteliği gereği devredilemez ve vazgeçilemez nitelikte olduğu kabul edilmektedir. Örneğin; TTK m. 401 vd. hükümlerinde yönetim kurulunun, finansal tabloları ve yıllık faaliyet raporunu düzenlettirip onaylayarak, gecikmeksizin denetçiye vermesi ve denetçinin şirkete dair incelemek istediği belge ve dokümanları inceleyebilmesine imkân tanıması devredilemez ve vazgeçilemez yetkilerinden birini oluşturmaktadır. Keza, TTK m. 405 hükmüne göre denetçinin raporuyla ortaya çıkan görüş ayrılıklarını gidermek adına şirketin mahkemeye başvurması hususunda yetkili organ yönetim kuruludur. Ayrıca TTK m. 454/2 uyarınca genel kurul toplantısında alınan kararın imtiyazlı pay sahiplerinin haklarını zedelemesi halinde yönetim kurulunun, imtiyazlı pay sahipleri özel kurulunu toplantıya çağırması da yönetim kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez yetkilerinden bir diğeridir.

Yukarıda zikredilen sınırlamalara uyulması kaydıyla yönetim yetkisini devralanlar, m. 374/1 uyarınca kendilerine bırakılan alanda şirketin işletme konusunun gerçekleştirilmesi için gerekli olan her türlü iş ve işlemler hakkında karar almaya yetkilidirler. Bu çerçevede TTK’nın 375. maddesinde sayılan devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkilerin m. 367 uyarınca devri söz konusu olamaz. Ancak yönetim kurulu bu görevlerini yerine getirirken ve yetkilerini kullanırken bazı hususlarda yöneticilere yetki devrinde bulunabilir. Örneğin TTK m. 375/1-c uyarınca yönetim kurulu muhasebe, finans denetimi ve şirketin yönetiminin gerektirdiği ölçüde, finansal planlama için gerekli düzenin kurulmasını sağlamakla görevlidir. Sözü edilen hususların uzmanlık gerektirmesi sebebiyle kurul, bu konulara ilişkin hazırlık ve karar aşamaları bakımından yetki devrinde bulunabilir. Bu durum devredilemez ve vazgeçilemez yetkilerin devri anlamına gelememekte olup yalnızca uzmanlık gerektiren finansal planlama gibi alanlarda gerekli düzenin kurulmasını sağlamak adına yetki devri gerçekleştirilmiş olmaktadır.

Yönetim yetkisinin tamamen veya kısmen devri mümkündür. Yönetim yetkisinin tamamen devrinde şirketin işletme konusunun gerçekleştirilmesi için gerekli olan her türlü iş ve işlemler hakkında karar alma yetkisi bir ayrım yapılmaksızın yöneticilere devredilmekte iken kısmi devirde ise şirketin faaliyetlerinden bir veya birkaçı aynı ya da farklı kişilere veya bazı kurullara devredilmektedir. Daha açık bir ifade ile, yönetim yetkisinin tamamen devrinde, yönetim kurulu yalnızca devredilemez ve vazgeçilemez yetkilerini yerine getirirken yönetimin kısmen devrinde ise yönetim kurulu devredilemez ve vazgeçilemez yetkilerin yanı sıra yetki devri yapılmayan alanlara ilişkin olarak şirketin işletme konusunun yerine getirilmesi için gereken kararları alma yetkisini de kullanmaktadır.

Bu noktada temsil yetkisi ile yönetim yetkisinin devri arasındaki ilişkiye de değinmek gerekmektedir. Temsil yetkisi yönetim kurulunun şirketi iç ilişkide ortaklara karşı dış ilişkide ise üçüncü kişilere karşı temsil etmesini ifade etmektedir. Hemen belirtelim ki, yönetim kurulunun temsil yetkisini devretmesi de mümkündür, ancak yönetim yetkisinin devriyle birlikte kendiliğinden bu devir gerçekleşmez, ayrıca devredilmesini gerektirir. Daha açık bir ifade ile, yönetimin devri, temsil yetkisinin devrini kapsamaz. Bunun nedeni TTK m. 367’de düzenlenen yönetim devrinin sadece şirketin yönetimine ilişkin karar alma yetkisinin devrini konu edinmesidir. Dolayısıyla yönetim kurulu temsil yetkisini devrederken TTK m. 367 hükmüne değil ve fakat temsil yetkisine ilişkin olan m. 370/2 hükmüne dayanmaktadır. Bu durumda temsil yetkisi m. 370/2 hükmüne uygun şekilde ayrıca devredilmediği takdirde temsil yetkisi yönetim kurulunda olmaya devam edecektir.


[1] Bu çalışmada şu akademik eserden yararlanılmıştır: Demirel, D. (2017). Anonim Şirketlerde Yönetim Yetkisinin Devri. Hacettepe Hukuk Fakültesi Dergisi, 7(2), 211-250.