Yardımcı Kişinin Fiillerinden Doğan Sorumluluğa İlişkin Hükümlerin Sözleşmenin İfasında Yapay Zekanın Kullanılması Halinde Uygulanabilirliğine İlişkin Bir Değerlendirme |

Bugünün teknoloji dünyasında, yapay zekâ otonom karar verme yeteneğine henüz sahip değil ise de insandan kaynaklı hataları minimize etmek ve verimliliği arttırmak amacıyla seri üretim süreçlerinde kullanılmaktadır. Yapay zekanın seri üretimde kullanılması ile sözleşmenin ifa edilmesinde araç haline gelen bu teknolojinin sözleşme hukuku bakımından sonuçları önem kazanmaya başlamıştır.
Türk Borçlar Kanunu’nun 83. maddesine göre; sözleşmeden doğan yükümlülüğün şahsen ifasında alacaklının özel bir menfaati bulunmadıkça, yükümlülük üçüncü kişi tarafından ifa edilebilir. Ancak alacaklının yükümlülüğün şahsen ifasında özel bir menfaatinin bulunduğu hallerde sözleşmeden doğan yükümlülüğün üçüncü kişi tarafından ifa edilmesi halinde borçlu Türk Borçlar Kanunu’nun 112. maddesine göre borca aykırı davranışından sorumlu olur. Ancak borçlunun yardımcı kişi kullanılmak suretiyle sözleşmeden kaynaklanan edimi ifa etmesi mümkündür.
Borçlunun borcun ifasında yardımcı kişiye başvurmasını düzenleyen Türk Borçlar Kanunu’nun 116. maddesine göre; ‘‘Borçlu, borcun ifasını veya bir borç ilişkisinden doğan hakkın kullanılmasını, birlikte yaşadığı kişiler ya da yanında çalışanlar gibi yardımcılarına kanuna uygun surette bırakmış olsa bile, onların işi yürüttükleri sırada diğer tarafa verdikleri zararı gidermekle yükümlüdür.’’ Görüldüğü üzere, Kanun, borçlunun borcun ifasında yardımcı kişilere başvurmasına cevaz vermektedir. Öğretideki hâkim görüşe göre, borçlunun borcun ifasında yardımcı kişilere başvurması halinde ortaya çıkan zarardan, yardımcı kişinin kusuru olup olmadığına bakılmaksızın, borçlu sorumlu olur.
Öte yandan, borçlunun yapay zekâ destekli bir yazılım veya makine kullanması halinde, borcun ifasında yardımcı kişiye başvurulmasına ilişkin Türk Borçlar Kanunu madde 116’ya başvurulup başvurulamayacağı, daha açık bir ifade ile, yapay zekanın yardımcı kişi olarak kabul edilmesinin mümkün olup olmadığı öğretide tartışmalıdır. Tartışma, yapay zekanın ifa aracı mı yoksa ifa yardımcısı mı olduğu noktasındadır.
İsviçre Federal Mahkemesi, yakın tarihli kararında, otonom yazılımın gerçekleştirdiği işlemlerden dolayı borçlunun sorumluluğunu, alt vekilin sorumluluğu kapsamında tartışmıştır. İsrailli bir şirket, nama yazılı paylarını İsviçre borsasında kote ettirmek için İsviçre’de bir banka ile vekâlet sözleşmesi akdetmiş, bu sözleşme uyarınca İsviçreli banka, arz fiyatı ve teklif fiyatını düzenleyerek düzenli bir piyasa işleyişini sağlama yükümlülüğü altına girmiştir. Banka, sözleşme kapsamında yapılan işlemleri hiçbir banka çalışanına başvurmaksızın bir yazılım aracılığıyla gerçekleştirmiştir. Bunun üzerine davacı şirket, bankanın şahsen ifa etmekle yükümlü olduğu borcunu yazılım aracılığıyla gerçekleştirmesinin alt vekâlet yoluyla başkasına tevkil niteliği taşıdığını, şahsen ifa edilmesi gereken bir borç olduğu için bunun borca aykırılık teşkil ettiğini, diğer yandan yazılım aracılığıyla ifanın şirkete bildirilmemesi nedeniyle bankanın bilgilendirme yükümlülüğünü de ihlal ettiğini ileri sürmüştür. İlk derece mahkemesi, algoritma ile ifadan dolayı açılan davayı, caiz olmayan tevkil kapsamında incelemiş ve algoritma kullanılmasını ifa aracı olarak nitelendirerek bu hükmün ihlal edilmediğine karar vermiştir. Federal Mahkeme de aynı doğrultuda hareket etmiş ve yazılımın ifa aracı niteliğinde olduğundan hareketle bankanın sorumluluğu doğmayacağına karar vermiştir.[1]
Öğretideki ağırlıklı görüşe göre, ifa yardımcısı, ancak bir gerçek kişi veya tüzel kişi olabilir. Daha açık bir ifade ile, ifa yardımcısı fiil ehliyetine sahip olmalıdır. Dolayısıyla, öğretideki ağırlıklı görüş uyarınca, yapay zekanın Türk Borçlar Kanunu’nun 116. maddesinin doğrudan uygulanması suretiyle ifa yardımcısı olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Ancak İsviçre öğretisinde, sözleşmenin ifasında kullanılan yapay zekaya ifa yardımcısına ilişkin hükümlerin kıyasen uygulanması gerektiği yönünde bir görüş son zamanlarda sıklıkla ileri sürülmektedir.
TBK m. 116‟nın kıyasen uygulanabilmesi için ise gerekli birtakım şartlar sağlanmalıdır. Öncelikle, bir hükmün kıyasen uygulanabilmesi için somut olaya doğrudan uygulanabilecek bir hükmün kanunda bulunmaması gerekir. İkinci olarak, somut olaydaki menfaat dengeleri değerlendirildiğinde söz konusu hükmün kıyasen uygulanmasının meşru olması gerekir. İlk şart bakımından, makine, yazılım, robot gibi teknolojik olarak gelişmiş ifa araçlarının kullanılması, kanun koyucu tarafından düzenlenmemiştir. İkinci olarak, Kanunda düzenlenmeyen bu hususta, borçlu, ifayı, ifa yardımcısı gerçek veya tüzel kişinin edimini değil, insan davranışını ikame eden bir yazılımın işleyişini tercih etmektedir. Daha açık bir ifade ile, borçlu ifayı bir kişiye değil, o kişiyi ikame edebilecek bir yazılıma bırakmaktadır. Belirtmek gerekir ki, Türk Borçlar Kanunu’nun 116. maddesinin kıyasen uygulanabilmesi için yazılımın hukuki kişiliğinin ve fiil ehliyetinin olmamasının bir önemi yoktur; önemli olan yazılımın fiilinin bir hukuk kişisine atfedilebilmesidir.[2] Dolayısıyla, Kanundaki boşluk Türk Borçlar Kanunu’nun 116. maddesinin kıyasen uygulanması suretiyle giderilebilir.
[1] Işık Aslı Han, ‘‘Sözleşmenin İfasında Yapay Zekanın Kullanılması Halinde Yardımcı Kişinin Fiillerinden Doğan Sorumluluğa İlişkin Kuralların Uygulanabilirliği,’’ GSÜHFD, 2024, C.2, s. 1304-1305.
[2] Işık Aslı Han, ‘‘Sözleşmenin İfasında Yapay Zekanın Kullanılması Halinde Yardımcı Kişinin Fiillerinden Doğan Sorumluluğa İlişkin Kuralların Uygulanabilirliği,’’ GSÜHFD, 2024, C.2, s. 1306.